Osman
Öcalan ve arkadaşlarının PKKyi
terk etmelerinin ardından onlara yönelik uygulanan şiddet politikası, Kürt siyasetindeki kirliliği
yeniden gündeme getirdi.
Bilindiği gibi bu gün hala siyaset sahnesinde olan irili
ufaklı tüm Kürt örgütlerinin ortaya çıkışı,
dünyada soğuk savaş kurallarının egemen olduğu
dönemde gerçekleşti. Örgütlenme biçimleri, mücadele yöntemleri
ve anlayışları da ortaya çıktıkları
döneme göre şekillendi.
Kimileri silahlı eylemlerle varlıklarını
ilan ederken, silaha bulaşmayanlar bile hiç bir zaman bu mücadele
yöntemini red etmediler ve başvurulacak bir yöntem olarak silahlı
mücadeleyi hep yedeklerinde tuttular.
Böylesi bir örgütlenme biçiminin ve anlayışın Kürtler
arasında rağbet görmesi, dönemin koşulları gereği
yadırganacak bir durum değildi. Hem dünyada egemen olan
soguk savaş koşulları, hem de Kürtlerin red
ve inkar edilemeleri sonucu legal siyaset yapabilme olanaklarının
olmayışı, Kürtlerin illegal alana yönelmelerine neden
oldu.
Gizliliği esas alan, kitlelerin denetiminden
yoksun ve hatta tabana yönelik bilgilenmeyi bile örgütsel çıkara göre yapan illegal mücadele yöntemi, yüce çıkarlar adına bir çok kötülüğün
Kürt siyasetinde kökleşmesine de yolactı.
Örgütlerarası ve örgütiçi ilişkilerde şiddetin
Kürtler tarafindan bir yöntem olarak uygulanmış olması,
bugüne kadar süregelen örgütlenme biçimlerinin bir sonucudur. Bu yönteme az veya çok, tüm Kürt örgütlerinin başvurmuş olması
bir rastlantı sonucu değildir.
Kamuoyunda, demokrat, barışçıl söylem ve politikalarla tanınan Kürt
örgütlerinin bile kendilerinden kopanlara yönelik şiddet kullanmaları,
şiddet yönteminin salt silahlı mücadele veren örgütlere
özgü olmadığının da bir kanıtıdır.
Ancak, uygulanan siddetin dozu ve yoğunluğu, silahlç güce
sahip olup olmama ile de paralel orantıilıdır.
Son dönemde PKKden ayrılanlara yönelik kullanılan şiddet
politikası, bu sorunu yeniden ve yogun bir biçimde Kürtlerin
gündemine taşıdı. Sorunun farkli yönleriyle tartışılması,
örgütlerarası ve örgütiçi şiddet kullanmaya yönelik tepkinin
yükselmesi, salt bugün şiddete maruz kalanlara verilen bir
destek olarak kalmamalı. Bu yöntemin gelecekte, başka
kişi ve kesimlere karşı kullanılmaması
için, siddete kaynaklık eden damarların kurutulması
yönünde çaba sarf edilmelidir.
Kürtler, bugün şiddet yöntemine kaynaklik eden ve genel olarak
siyasette kirlilige yolaçan örgütlenme modellerinin terkedilmesi
için gerekli koşullara da sahiptirler.
Nedir bu kosullar:
Birincisi, Türkiye, Avrupa ile bütünleşme sürecine girerken,
Avrupalılar tarafından Türklerin önüne konulan Kopenhang
kriterlerini sadece devletin uymasi gereken koşullar olarak
algılamamak gerekir. Avrupa, Türkiyede devletin ve yönetenlerin
yanısıra, yönetilen kesimlerin ve muhalefetin de Kopenhang
Kriterleri doğrultusunda kendilerini yeniden şekillendirmelerini
istemektedir.
Devlet demokratikleşecekse, işleyişinde şeffaflaşacaksa,
muhalefette demokratik işleyişe sahip olmak zorundadır.
Ikincisi, Türkiye, artık on yıl öncesinin Türkiyesi değil. Kürtler artık
inkar edilmiyor. Yasal olarak ta Kürt kimliği tanınıyor. Siyasi partiler yasası ve pratikteki kimi engellerin
varolması, Kürtlerin ulusal kimlikleriyle siyaset yapamayacakları
anlamına gelmemeli. Aksine
Başbakan ve Dışişleri Bakanının, Kürtler,
azınlık değil, en az Türkler kadar devletin asli
unsurlarıdır dedikleri bir süreçte, ortaya çıkıp
asli unsur olarak örgütlenme hakkımızı kullanmalıyız.
Üçüncusu, son 10-15 yıl
içerisinde kendilerine bağlı legal kurumların faaliyetleri
ve iki-üç yılda bir yukardan atama yöntemiyle seçtikleri delegelerle
yaptıkları gizli kongreleri dışında, hiç bir çalışma yapmayan örgütlerin
hala illegalitede ısrarları, eğer bir avuç yönetici
kadroya çalışma alanı yaratmak değilse, geçmişten
miras kalan kötü bir hastalıktır. Bugün her kes bu
hastalıktan şikayetçidir.
Kimi hücrelerde varlığını koruyan bu hastalıgın
tüm bünyeye yayılmaması için sesimizi şu veya
bu şekilde yükseltmeli, yeni sürece katkı sunmak için her yerde ve her zeminde bu sorunu tartışmalıyız.
Aksi takdirde bugün şiddete maruz kalanların çığlıklarına
yeni çığlık ve feryadların eklenmesine katkı
yapmış oluruz.
16 Ekim 2004
|