Adriyatikten
Çin Seddine kadar Türk Dünyası söylemi sadece bir kuyruklu
yalan değil, aynı zamanda, cehaletin de daniskası.
Ben bu yazıda biraz bu cehaleti irdelemeye çalışacağım.
Ayrıca Mustafa Kemale atılan bazı iftiraları
açıklayacağım. Kimin yalancı ve iftiracı
olduğunu siz okurların takdirine bırakacağım.
Eyyubi Türk Devleti. Bu devleti kuran, Kürd asilzadelerinden
Selahaddin Eyyubidir. Eyyubi Devleti, ulusal bir devlet değil
ve Islami şeriata dayalı bir develettir. Selahaddin Eyyubi,
aynı zamanda Haçlı Ordularının korkulu rüyasıydı.
Selahaddin Eyyubinin el yazması günlüğü "Ben Selahaddin
adlı ktapta da bunun farklı olduğunu görüyoruz. Selahaddin
Eyyubi bu kitabında, Kürd olduğunu, ordusunun da Kürdler'den,
Nüsayrıliler'den ve Araplar'dan oluştuğunu söylüyor.
Özellikle kurduğu ordunun komuta kademesinin yalnızca
Kürdler'den oluştuğunu belirtmesine rağmen, Türkler'den
hiç bahsetmiyor.
Büyük Selçuklu Türk Devleti. Bir önceki yazımda
bunu uzunca yazmıştim. Selçuklular Türk değil, Afganistanlı
Peştunlardır.
Osmanli Türkleri. Osmanlıların da
Türk olmadıklarını, Afganistanlı Dariler
olduklarını önceki yazımda belirtmiştim.
Hazar Türkleri. Hazarlar da Türk değil.
Tarihte Hazar Denizine ismini verebilecek kadar büyük imparatorluk
kurmuşlardır. Bugün bu halk, hala Hazar Denizinin güney
doğusunda, bir kısmı Iran, bir kısmı da
Afganistanda azınlık olarak yaşamını sürdürmektedir.
Hun Türkleri. Hunlar da Hundur, Türk değil.
Hun Imparatoru Atilla, bir dönem Paris kapılarına kadar
dayanmış ve Avrupanın korkulu rüyası olmuştur.
Macaristanı yurt seçen Hunlar, Yunanlıları, Romalılarıı
ve bütün Avrupayı haraca bağlamışlardı.
Moğol Türkleri. Bunlar da Moğoldur.
Moğolca konuşurlar. En parlak dönemlerini Cengiz Han döneminde
yaşamışlardır. Moğollar da Çinin korkulu
rüyasıydı. Zaten bütün dünya da onları böyle biliyor.
Kırgız Türkleri. Kırgızlar
kendilerine Türk denmesini hakaret sayarlardı. Günümüzde resmi
dili Kırgızca olan bağımsız devletleri
de var.
Kazak Türkleri. Kazakistan adıyla bağımsız
devletleri var. Resmi dilleri ise, Kazakçadır.
Tacik Türkleri. Tacikistan, Tacikler'in bağımsız
devletinin adıdır. Tacikçe de devletin resmi dilidir.
Özbek Türkleri. Özbekistan bağımsız
devletlerinin adı, Özbekçe de bu devletin resmi dilidir.
Yukarıdaki örnekleri çoğaltmak mümkün. Ben şahsen,
yukarıda belirttiğim halklara mensup insanlarla bu konuda
konuştuğumda kimisi gülüp geçti, kimisi de hiç konuşmadan
, aptal yerine konulmasını istemeyen bir tavır takındı.
Bu konuyla ilgili bir gazetecinin anlattığı bir olayı
sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü bu yaşanmiş bir
olay ve bügüne kadar da hiç bir yerde yayınlanmadı.
Süleyman Demirel, başbakanlığı döneminde Tacikistana
resmi bir ziyarette bulunur. Ilk ziyareti olması nedeniyle
kendisine görkemli bir karşılama töreni yapılır.
Demirelin yanısıra bir ordu gazeteciyi de taşıyan
uçağı Aşkabat Havaaalnına indğinde, karşılama
hazırlıkları göz kamaştırır. Demirele
geleneksel ekmek ile tuz ikram edildikten sonra, Türkmenistanlı
bir ozan da, elindeki üç telli sazı eşliğinde şirler
okuyarak karşılama töreninde yerini alır ve aşağıdaki
dörtlüğü söyler.
Atla citunuz, uçakla döndunuz
Ğoş celdunuz garındaşlar, ğoş celdunuz
Çekik cözlü citunuz, çakir cözlü döndunuz
Ğoş celdunuz garındaşlar, ğoş celdunuz
Bu sözleri duyan Demirel, kızgınlıkla şairin
susturulmasını ister ve gazetecilere de bu olayın
haber yapılmamasını emreder.
Turkmenistanlı büyük ozan, Süleyman Demirelin Boşnak
olduğunu ilk karşılaşmalarında gözlerine
bakarak anlamış.
Şimdi de iftiralarla ilgili birkaç örnek vermek istiyorum.
Veliaht Prens Vahdettin, padişah olmadan önce, Osmanlı
Devletinin müttefiği Alman yetkililerle görüşmek üzere
Almanyaya resmi bir ziyarette bulunur. Bu ziyaret sırasında,
sarayın en sadık ve güvenilir subaylarından yüzbaşı
Mustafa Kemali de yaver olarak yanına alır. Resmi görüşmelerde,
Mustafa Kemal'i yanında istemyen Vahdettin, onun otelde kalmasını
ister. Vahdettin, padişah olduktan sonra da yaverini ödüllendirerek,
onu Soyfa askeri ateşeliğine atar. Ders kitaplarında
ise, sanki Vahdettin Mustafa Kemalin yaveriymiş gibi anlatılır.
Yine Mustafa Kemalin Kocatepede parmağını Izmire
doğru uzatarak askerlerine; Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz
ileri komutunu verdiği söylenir. Mustafa Kemal; Ege denizinin
kenarında Selanikte doğdu ve burada büyüdü. Trablus ve
Beyrutta görev yaptı. Izmirin nerede olduğunu çok iyi
biliyordu. Ayrıca Mustafa Kemalin bir komutan olarak da coğrafyayı
çok iyi bilmiş olması gerekiyor. Parmağını
Izmire uzatarak, askerlere Akdenizi hedef gösteren bu komutu vermiş
olabileceğine inanmıyorum. Umarım en kısa zamanda
bu söz; Ordular, ilk hedefiniz Ege Denizi ileri şeklinde
düzeltilir.
Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi girişinin en üst
tarafında; Hayatta en hakiki mürşit ilimdir yazısının
altinda da Mustafa Kemalin imzası yeralmaktadır. Bu sözün
aslışöyledir: Ilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
Bu sözün sahibi ise, Hz. Alidir. Tevfik Fikret, Hz. Alinin bu
sözünü fakültenin duvarına yazdırırken, açıklamasını
da yapar ve bu sözün Hz. Aliye ait olduğunu da söylüyor. Birileri
ise, Hz. Aliye, fakülte duvarındaki haliyle Tevfik Fikrete
ait olan bu sözün altına da Mustafa Kemalin imzasını
atarak, Mustafa Kemale iftira ediyor.
Adalet Mülkün Temelidir cümlesi, Türkiyedeki tüm mahkemelerin
duvarlarını süslemektedir. Her mahkeme heyeti, altinda
Mustafa Kemalin imzası olan bu söze sırtını
dayıyarak adalet dağıtmaya çalışır.
Bu ise, Mustafa Kemale atılan en büyyük iftiradır. Ben
bunu yılar önce de yazmıştım. Bu söz, Hz. Ömere
aittir. Hz. Ömer hilafet hutbesinde, Diclenin kenarında
Kuzu, Kurt ile yayılacaktır. Çünkü benim halifeliğim
döneminde, Adalet Mülkün Temeli olacaktır demiştir.
Umarım en kısa zamanda, bu sözün altına da asıl
sahibinin ismi yazılır.
Ben, tersyüz edilen bazı gerçekleri aktardım, yorumunu
siz değerli okuyuculara bırakıyorum.
|